Türkler çeşitli etkileşimlerle karşı karşıya gelmiştir.
1040 yılında Dandanakan savaşından sonra sözsel değerler, inançların doğduğu tarihsel, coğrafi, toplumsal dinamiklerden, bağlı olduğu yerel din, kültür ve dillerinden etkilenmiş, bu bağlamda ekonomik ve ideolojik olarak yeniden yapılanmıştır.
Edebiyatta ve bürokrasi dilinde yaşanan bu olumsuz etkilerden ordu ve temel ivmesi aç kalmamak olan sıradan halkta etkilenmiştir. Göktürk , Hun , Hazer vs. gibi birçok dünya devleti kurabilen özgürleşmiş, kimlik kazanmış boy ve oymaklar, Hristiyan -Musevi-Müslüman-Budist gibi dinsel ve yaşamsal kültürlerle karşılaşmış, etkilenmiş, dilsel olarak asimile olmuşlardır. Özgür düşünceli bireyler olarak önce devlet, aile adalet kavramlarıyla yoğrulmuş Türk halkı, kul ve köle haline getirilmek istenmiştir. Bu noktada aydın, entelektüel çocukluğunda fakirlik ile yoğrulmuş, okumuş ,yüreği sevgi dolu halk ozanlarını, ve vatanseverlerini ,yöneticileri ayrı tutmamız gerekir.