TÜRKÇE’NİN MATEMATİĞİ
Türkçe teknik açıdan eksiksiz bir dildir. Uzay dili olacak kadar bilgisayar
diline çevrilebilir içerikte adeta uzaylılar tarafından uzayın sonsuzluğunda
kullanılmak için yaratılmıştır.
Evrende konuşulmaya en uygun dildir. Türkçe, az sözcük ile çok şey anlatabilen,.
sözcüklerin tümce içinde yerleri değiştirilerek ve eklemelerle sonsuz sayıda
genişleyebilen bir Uzay dilidir.
Ne ingilizcede nede başka birde bu müthiş büyüleyici özellik yoktur.
Başka bir dilden Türkçe’ye çeviri yapan herkes, sözlüğü açtığında, aralarında
minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe karşılığında çoğu zaman aynı
sözcüğü okur. Bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle
değildir. İngilizce ve fransızca sözcüklerin statik(durağan) olan anlamlarını
öğrenmeye, Türkçe ise bu anlamları tümce içinde bulup çıkarmaya, yani
dinamik(devrimsel) anlamlandırmaya dayalıdır.
Türkçe’de anlamları sözlükteki tanımlar değil, sözcüklerin tümce içindeki
konumları belirler.
Türkçe’nin, Beş bin yıllık tarihinde kullanılmak üzere ,gerektiği kadarı
sözlüklere alınmış sonsuz sayıda sözcük içermektedir. Bu arada Kaşgarlı Mahmut
sözlüğündeki yerine arapça farsça konulmuş binlerce unutulmuş fiilleri de
unutmamak gerekir.
İngilizce-Türkçe sözlükte “sick”, “ill” ve “patient”ın karşısında hep “hasta”
yazar. Bu gibi hasta ve hastalıkla ilgili öztürkçede kaybolmuş fiil ve
sözcükler vardır. Bu bağlamda ingilizce’nin üç kat daha fazla sözcük içerdiği
söylenirse bu doğrudur. Ancak, aradaki farkların Türkçe’de vurgulanamadığı
söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur: “doktor falanca beyin hastası olmak”,
“böbrek hastası olmak”, “internet hastası olmak”, “filanca şarkının hastası
olmak” arasındaki farkı Türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar.
Bunun nasıl olabildiğini görmek zor değildir. Bir kalem alıp, alt alta:
3+5=
12+5=
38+5=
yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. Hepsinde aynı “+5″ yazdığı halde!
Sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe’de de hepsinde aynı “hastası olmak” ifadesi
geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır. Türkçe’nin az araç ile çok iş
yapmasının sırrı matematikte yatar. 0′dan 9′a kadar 10 tane rakam, artı, eksi,
çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu 15
simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir. Türkçe de benzer özellikler
gösterir.
Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık
değiştirmiş halidir.
Türkçe’deki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul
yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5 yıl sonra
Türkçe’ye girecek fiillerin nasıl çekileceğinin ve 300 yıl önce unutulmuş
kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması demektir. Bu tıpkı birinci
dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece
“x=6″, “y=23″ olan denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl
çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.
Oysa sözgelimi ingilizce’de “go”, “went” olurken “do”, “did” olur. Çoğul ekleri
için de durum aynıdır: “foot”, “feet” olurken “boot”, “beet” değil “boots”
olur. Bunun tutarlı bir iç mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının
bellenmesidir.
Türkçe’de ise, statik (Durağan)kelimeleri ezberlemek yerine dinamik
(Devrimsel)kuralları öğrenmek gerekir. Türkçe’de neredeyse ayrıcalık bile
yoktur. Olanlar da ses uyumu gereği “alma” olması gereken meyve isminin “elma”
biçimine dönmesi gibi birkaç küçük ayrıklıklardır.Kurallar ise neredeyse, bu
dili bulanların Uzaylılar olduğu, Uzaylılar tarafından öğretildiği şeklinde bir
yorum getirebilir.
Dilimizi yaratanların Türk olduğu kadar Uzaylı olabileceğinin ihtişamlı güçlü
ve kesin kanıtı ise bu noktadan sonra, anlatacağımız matematik olarak formüle
etmektir. Matematik ile Türkçenin arasındaki ilişkiyi somutlaştırabilmek
açısından yararlı olacaktır. Bunu yapmanın en kolay yolu ikili sayı sistemini
kullanmak olduğu için de yalnızca 0 ve 1′leri kullanmak yeterlidir. İzleyen
örneklerde [1=var] ve [0=yok] anlamında kullanılmışlardır.
Sözcük kökü çoğul eki matematik deyimi:
ev……..ler…….evler
1.0…….0.1……1.1
Türkçe’deki bütün sözcüklerin anlamlarını 2 bit olduğu varsayılabilir (ileride
bit sayısı artacak). Tekil olan bütün kelimeler 1.0 (kelime kökü var; çoğul eki
yok), çoğul olanlar ise 1.1′dir (kelime kökü var; çoğul eki var). Bu kural hiç
değişmemek bir yana, öylesine güçlüdür ki Türkçe’de başka hiç bir dilde yapılamayacak
bir şey yapılıp, olmayan bir kelimenin çoğulu dahi söylenebilir (0.1). Birisi
karşısındakine sadece “ler” dediğinde, alacağı tepki: “anladık ler de, neler?”
türünden bir cevap olacaktır. Bir şeylerin çoğulunun söylendiği bellidir de,
neyin çoğulunun kastedildiği açık değildir.
Vurgulama / sıfat kökü zayıflatma matematik ifade
kırmızı
0.1.0
kıp kırmızı
1.1.0
kırmızı msı
0.1.1
kıp kırmızı msı
1.1.1
Türkçe’deki sıfatların anlamını kuvvetlendirmeye veya zayıflatmaya yarayan bu
kural da hiç değişmez. Hatta istenirse bu kurala uyan ama hiçbir sözlükte
bulunmayan, hem kuvvetlendirilmiş hem de zayıflatılmış garip sıfatlar bile
türetilebilir. “Güneş doğmazdan az önce ufuk kıpkırmızımsı (kıp Kırmızı
Tramvayımsı1.1.1]) bir renk aldı” dendiğinde, herkes neyin kastedildiğini
anlayacaktır. Çünkü ayaküstü türetilen bu sıfat, hiçbir sözlükte yer almaz ama,
Türkçe konuşan herkesin çok iyi bildiği bu kurala uygundur.
Fiil çekimlerinde de işler farklı değildir. Burada zorunlu olarak kişi için 3,
zaman için 2 bitlik gruplar kullanılacak. Çoklu bit grupları şunları ifade
edecek:
011 = ben
010 = sen
000 = o
111 = biz
110 = siz
100 = onlar
00 = geniş zaman
11 = şimdiki zaman
10 = gelecek zaman
01 = geçmiş zaman
kök kişi matematik ifade
yeterlilik……………..Oku (y)abil dim……………..= 1.1.0.01.0.0.011
olumsuz……………..Oku (y)a ma z mış sın………= 1.1.100.0.1.010
zaman……………… Gel me (y)ecek ti…………….= 1.0.1.10.1.0.000
zaman……………….Git me di k…………………… = 1.0.1.01.0.0.111
hikaye……………….Şaşır abil ecek ti niz ………..= 1.1.0.10.1.0.110
rivayet……………….Bil (i)yor lar…………………. = 1.0.0.11.0.0.100
kişi
tabloda zaman ile ilgili küme 3 bit yapılıp geçmiş zaman “di’li geçmiş” ve
“miş’li geçmiş” olarak ikiye ayrılabilir, soru bileşkeni için ayrı bir bit
eklenebilir, emir ve şart kipleri de işin içine katılabilir ancak, sonuç
değişmezdi.
Tümceleri oluşturan öğelerin (özne, nesne, yüklem, vb…) Sıralaması da rasgele
değildir. Türkçe cümleler bir tür “crescendo” (şiddeti giderek artan dizi)
izlerler. Bütün vurgu en sonda yer alan yüklem (fiil) üzerindedir. Diğer
öğelerin önemi, yükleme olan yakınlık/uzaklık konumları ile belirlenir. Yükleme
yakınlaştıkça önem artar. Gene matematiksel olarak ele almak gerekirse, cümleyi
oluşturan her bir öğenin toplam öğe sayısı kadar haneden(basamaktan) oluşan bir
matematik değere sahip olduğu varsayılabilir.
“dün Ahmet camı kırdı” cümlesi 4 basamaktan oluşmaktadır; o halde her öğe 4
basamaklı bir değere sahip olacak, ilk öğe en düşük, son öğe ise en yüksek
değeri taşıyacaktır.
Cümle
matematik değer
0001
matematik değer
0011
matematik değer
0111
matematik değer
1111
1 dün Ahmet camı kırdı.
2 dün camı Ahmet kırdı.
3 Ahmet dün camı kırdı.
4 Ahmet camı dün kırdı.
5 camı dün Ahmet kırdı.
6 camı Ahmet dün kırdı.
Şimdi tablodaki cümleler tek, tek ele alınabilir:
1. Cümle: dün Ahmet bir iş yaptı ve bu camı kırmak oldu.
2. Cümle: dün kırılan camı başkası değil Ahmet kırdı (suçlu Ahmet!).
3. Cümle: Ahmet’in dünkü işi camı kırmak oldu (belki önceki gün kitap
okumuştu).
4. Cümle: Ahmet camı herhangi bir zaman değil, dün kırdı (yarın kırması
gerekiyor olabilirdi).
5. Cümle: cam düne kadar sağlamdı, kırılmasının suçlusu ise Ahmet.
6. Cümle: camı Ahmet zaten kıracaktı, bunu dün yaptı.
Cümleyi oluşturan öğeler kesinlikle aynı kalırken (cam hep ‘i’ haliyle “camı”
olarak kaldı; fiil hep 3. Tekil şahıs, di’li geçmiş zamanda çekildi, vb.)
Sadece yerlerinin değişmesi cümlelerin anlamlarını da değiştirdi.
Her cümlede 0011, 0001′den daha fazla, 0111 bu ikisinden daha fazla, 1111 ise
hepsinden daha fazla önem taşıdı. Anlamı belirleyen de zaten her bir öğenin
matematik değeri oldu. Kelimelerin durağan anlamlar taşıdıkları dillerde, zaman
belirtecinin (dün) yeri değiştirilerek elde edilebilecek 2 çeşitlemenin dışında
diğer anlamları vermek için kip değiştirmek (edilgen kip – passive mode
kullanmak) veya araya açıklayıcı başka sözcükler eklemek gerekir. Türkçe
konuşanlar ise her bir cümlenin diğerinden farkını derhal anlarlar.
Matematik ile olan alışveriş yalnızca verilen örneklerle sınırlı değildir.
Türkçe’nin ne tarafı ele alınsa bu ilişki ile yüz, yüze gelinir. Türkçe’nin bu
özelliğini “insanlar kendilerine ulaşan mesajları(İletileri) nasıl anlarlar?
Bunun kullanılan dil ile bir ilgisi var mıdır?
Bir Fransız, bir İngiliz, bir Türk aynı iletileri kendi ana dillerinde alsalar,
birbirleri ile aynı şekilde mi, yoksa farklı mı algılarlar? Eğer dilin
algılamayla ilgisi varsa, işin içine bir dil karışmadığı yani sözgelimi bir
pantomim (Sessiz Tiyatro) gösterisi izlenir veya üzerinde hiç yazı olmayan bir
afişe bakılırken, dil ile ilgili bu alışkanlıklar nasıl etki ederler?” türünden
sorulara yanıt ararken fark edilir.. Bu özellik konuya ilgi ve sabırla yaklaşıp
bakmayı bilen herkesin görebileceği kadar açıktır. O nedenle, bu güne kadar
kesinlikle başkaları tarafından da görülmüş olmalı. “Türkçe çok lastikli,
nereye çeksen oraya gidiyor” diyenler de aslında, imgesel düşsel olarak bu
özelliği fark eder gibi olup, ne olduğunu tam adlandıramayanlardır.
Bu kusursuzluğun nedeni matematik ile olan iç içeliktir. Türkçemiz gurur ve
onur kaynağımızdır .