SELÇUKLU BAYRAĞI VE KAM ADAYININ DÜŞSEL ÖLÜM TÖRENİ

Selçuklu hanlığının bayrağı üzerindeki çift başlı kartal ne anlam içeriyor ?
İşte, bu simgenin ne olduğunu anlamak istersek, Türklerin çok eski inançlarına bakmamız gerekir.
Arkaik dönemde yaşayan Türkler,
“Göğün göbeğine tünemiş “ çift başlı kartal”, iki âlemide görür, bu kartal, “Tanrının şaman elçisidir.”, koruyucumuz dur diye düşünürlerdi.
Şaman adayı, şaman olma sürecinde, çift başlı kartal ile soyut olarak bir dizi olay yaşardı.
Süreci, şamanın yaşamında var olan ve ölümünde kuş görüntüsünde ağzından dışarı çıkan, mezarın yanında veya üstünde büyüyen ağacın üzerinde, mezarın saygınlığını ve temizliğini koruyan “Emegey”
“Hayvan ana “, “Keleni “ “Ağaç ana” gibi koruyucu canlar, ruhlar denetlerdi.
Genç aday, ilk aşamada
dağlarda aç bırakılır, 4-5 gün sonra ağzından köpük gelirdi. Bedeni morarır, ölmeden ölmüş gibi , temizlenmiş ve aklanmış olurdu.
Yerden, göğün dokuzuncu katına kadar ulaşan, ağaç ananın dallarında boyut değiştirir, başka boyutlara geçerdi.

AĞAÇ ANA’NIN KUCAĞINDA DOĞUM!…
Şamanı eğiten ruhlardan en önemlisi Ağaç ana motifiydi.
Tanrı, ilk şamanı yarattığında, onun evinin önüne sekiz dallı bir ağaç dikmişti. Bu nedenle, her şaman kendisini temsil eden bir ağaç dikerdi. Bu ağaca “Turuğ” adı verilir. Turuğ, sözcük anlamı olarak dayanıklı, yerinde duran, ölümsüz demektir.
Bu ağaç, şamanın doğduğu ve ilk yeteneklerini aldığı ağaçtır. Kartal, şaman olacak çocuğun ruhunu yutar, bu kutsal ağaçlardan birinin tepesine, yumurtayı bırakır. İyi şamanlar, kızıl çam üzerindeki kızıl yumurtadan, kötü şamanlar ise , kara kayın ananın kovuğuna bırakılan kara yumurtadan çıkardı.
Bir süre sonra, yumurta çatlar ve içinden bir bebek çıkar.
Bebek ruh , üç dünyanın eğitimini almaya başlardı.
Şaman’ın ruhu, ağacın her dalında, tüneklerde oturur ve orada uzman olurdu.
Batıdan gelen uçan at,
süt yerine “ kan “ emzirir. Bu kanla beslendiğinde, ruhu yer altına inebilen, kötülükler doğuran ruhlara ulaşabilen şaman olur.
Doğudan gelen uçan at;
beyaz süt emzirir. Bu sütle beslendiğinde, iyi şaman olurdu.
Yakutlarda ise İlk Yakut Türk’ün kartalla insan ilişkisinden türediğine inanılırdı.
Gök tanrının gönderdiği BÜRKÜT ANA , bebek şamanı emzirir, tanrısal bilgileri genç şamana iletirdi.
Kuş yavrusu büyüklüğündeki şaman , biraz büyüdüğünde,
iki başlı kartal olur. (Selçuklu bayrağındaki kartallar), Burada
balık, tavşan ile beslenir , üç yıl daha kalır ve şamanlığın kurallarını detaylıca öğrenirdi.
Siyah bulutların kızları ve
kuzeyin kötü kadını tarafından kaçırılır, ateş, orman hayvanlarının ruhu için eğitilirdi. , Bulunduğu ağaç budağından demir beşiğe düşer, beşikte kurbağa, yılan , kertenkele ile kötü ruh tarafından beslenirdi.
Tüm bu eğitimler ağacın dokuz durağında bittikten sonra , genç şaman adayının ruhu yeniden doğardı.
Yuvadaki kartal , insan şeklini alır
ve şamanlık yapmaya hak kazanırdı.
Bu şamanlara , ateş ruhunun şamanları denirdi. Kahkaha ile gülerek yeni hayatına başlardı. Çünkü, kahkahanın, ölüyü bile dirilteceğine, bolluk bereket ve tokgözlülük getireceğine, sihirli bir olgu olduğuna inanılırdı.

BİR GARİP ŞAMAN TÖRENİ!…
Bazı budun, oymak yada boylar’da, süt , kan , şarap karışımı içer , dokuz temiz kızın sidiği ile yıkanarak şaman olunurdu.
Kamlık zamanı üçüncü göz açılır, şaman , üçüncü gözü ile herşeyi görmeye başlardı.
Başka bir Kam adayı ,
Bedeni kımıldamaz halde,
Ağacın kutsal olduğuna inanılmış ana rahmine benzeyen yerine, dalları göklere uzanan, kurumuş hayat ağacının üzerine uzanırdı. Aç , susuz, istençsiz ve fiziksel yetersiz olarak uzun süre çıplak olarak yatardı.
Ritüel ölüm sırasında, şaman adayına yalnız su verilirdi.
ona hizmet eden genç, saf ve temiz, kız yada erkek, yeniden doğuşun bir ifadesi olarak, ona su içirirdi. Genç şamanın bedeni, soğuk ve açlıktan morarıncaya kadar beklenirdi.
Şaman adayı , tinsel olarak eğitimini ve öğrenimini tamamladıktan sonra yeniden doğar, bu sırada tinsel eşiyle ilişki kurduğuna inanılırdı. Aynı, ”hamdım , erdim” söylencesinde olduğu gibi erer ve hayat ağacından yere düşerdi.
“Şamanın kaldırılması töreni “ denen bu törende,
Yaşlı şaman, genç şaman adayını, dağın tepesinde ormanda açık bir yere götürür, şaman elbisesi giydirirdi.
Adayın sağına ve soluna dokuz temiz kalpli erkek ve kız oturtur, söylediklerini genç şamana ve oğlanlara tekrar ettirirdi. Ona, “hayatını ruhlara adamasını” , bütün herşeyinden, vaz geçmesini söylerdi.
İlk söylem, kötü ruhlar hakkındaydı. Genç şamana , kötü ruhlarla nasıl cenk edeceğini, onları nasıl başından def edebileceğini anlatırdı. Ruhlarla daha iyi anlaşabilmek için kurban kesilir, kurbanlık koyunun derisini soyar, kurbanın kanını kendi üzerine serperdi.
Kam çadırının önündeki ağaca, kırmızı ve mavi kurdela asılır, (Noel ağacı gibi),yolun kuzeyine dokuz kazan konurdu. Şaman keçe üzerine oturtulup havaya kaldırılırdı.
Süpürge suya batırılarak şamanın sırtına vurulur. Dokuz genç hep bir ağızdan şiir söyler,
Genç şaman adayı şiirleri(manzumları) tekrar ederek şöyle söylerdi;

“Mutsuzların koruyucusu, fakirlerin atası, öksüzlerin anası olacağıma söz veriyorum “ ,
“fakirden az iste , zengindense fakiri tercih et, İnsanlara ve hayvanlara karşı kötü düşünme, iyilere zulmedenden yana olmayacağım” …

diye söz vererek şaman olurdu.

ŞAMAN OLMAK ZORMU?
Kamlık , genellikle
genetik kodlarla babadan yada anadan geçerdi. Dokuz atası, dokuz babası kam olanlar vardır.
Bazen, sara hastası olan, bazense, albızlarla ilişkisi olduğuna inanılmış hastalar ile , şaman tarafından seçilmiş yetenekli çocuklar , çırak olarak seçilirdi.
Düş gören genç şaman , usta çırak ilişkisiyle deneyimli kamlar tarafından yetiştirilirdi.
Yaşlı Kam , bu küçük şaman adayını kötü ruhlara karşı korurdu.

KAM TÖRENİ NASIL YAPILIR?
Ateş yakmak için uygun yer seçilir, rakılar , kurbanlar hazırlanır, tören anı konuşulurdu.
Şaman, tören sırasında bazen yüzüne maske takar veya yüzünü boyar, kutsal nesnelerle dolu kendine özgün giysi ile sahnede yerini alırdı. Bıyık yerine at kuyruk takar, davulunu boynuna asar, tüm yeteneklerini sergilerdi.
Bazen , sahnede Kam ‘ın cura öttüren iki adet yamağı vardır.
Halk , kadınlı erkekli sahnenin etrafında bir halka yaparlar, halkaya kızlar girer , kadınlar uzaktan bakardı.
Kam, davulunu çalarak dans etmeye başlardı. Dans ederken çeşitli sesler çıkararak müzik eşliğinde türkü çığırır.
Eğer çadırın içindeyse, Taptı denilen ( merdiven gibi ağaç ) ağaca basar. Koruyucu ruh olarak AMBAR ANA’ ya başvururdu. Bazense, başka doğaüstü tinler ile konuşurdu.
YER ALTI ALEMLERİNİN EFENDİSİ ERLİK HAN İÇİN TÖREN;
Kam, arada rakı içer, haraket halinde davul çalarak birinci kata çıkardı. Orada yılan , aslan , ejderha vardı. Şaman o tür sesleri çıkararak
lohusalara baskın yapan erlik hana isteğini kabul ettirmeye çalışılırdı. Örneğin ,
Tanrı, ona, “hoş geldin oğlum ne getirdin? ” der.
O da , “Koyun/ At getirdim ulu ata!“ derdi.
Bu olay dokuzuncu basamağa değin devam eder ,kehanet/efsun başlardı.
“Tanrı kapısında ,
Ne görüyorsun”? diye sorulur,
“Kar, kan, hastalık ,
ölüm .“
Doğum olacakmı? diye sorar.
“Evet/hayır.” diye cevap alırdı.
Kam, çıktığı bu yolculukta ,
yer altına girerken çölleri, kertenkele, ejderhaları görür,
Sonra Erlik han’ın Saray’ına gelirdi.
Erlik Han’a töreni yaptırandan kurban verirdi.
Sorulan sorulara KAM cevap verir, yorulduğunda ağzından köpük gelir, bayılırdı.
Tiyatral şekilde Erlik han ağzından konuşur ve töreni sonlandırırdı.
GÖK ALEMLERİNİN EFENDİSİ GÖKTANRI İÇİN TÖREN;
Şaman, 2. Katta kaz sesi çıkarır, önüne gelen sarı kızları defederek, kazların sırtına basarak uçar gider. Göklerdeki göklerin efendisiyle konuşurdu.
Tören sırasında Koyun yada at sesi çıkarırsa,
bu, Kam, Gök Tanrı ‘ya kurban taktim etti demekti.

KORUYUCU RUH ,KELTEGEY
Genç şamanı doğuran koruyucu ruhtur.
Demir kanatlı kartal, ren geyiği, bazen öküz şeklinde betimlenmişti.
Her şamanın bir hayvan anası vardı.
Hayvan ana,
1- Şaman, ruhunu doğurduğunda
2-Adayın bedeninin parçalanması esnasında,
3-Şaman öldüğünde görünürdü.
Uzun yıllar sonra ,Eren ve evliya söylencelerinde, “şamanların donuna girme, şekil değiştirme,” “başka bir varlığa dönüşme” özellikle kuş veya geyik donuna bürünme şekli olarak kurda, turna kuşuna, doğan, şahin, kartal kılığına girmek , kabulgan ( kabuk değiştiren) olmak demekti.

ŞAMANLIKTA TANRI BİLİMİ ÖĞRETİSİ
Türkler, bir tek Göktanrıya inanırlardı. Bu inancın yanında şamanlar tarafından devam ettirilen bir dizi yöresel ve bireysel inanç’ vardı.
Şamanlık yada Türkçe adıyla Kamlık, Türk boy ve budunları arasında, atadan toruna çeşitli yöntemlerle öğretilmekteydi. Tapınma şekli, adak, inanç, kültürel uzmanlıkları barındıran bir dizi eylem ile birlikte uygulanırdı. Bir yüzden;
Türk toplumunda Şaman ( inançsal önder) olmak hiç de kolay değildi. Her meslekte olduğu gibi şarlatan olanları var ise de gerçekte
Şaman, dokuz somut dalda uzman olmak zorundaydı.
Hani derler ya;
“hangi dalda uzmansın? “
Şaman ‘ın iyi bir Psikolog,
Otoman (eczacı), doktor,
şarkıcı , çalgıcı (davul, tef, zil ,ney)
oyuncu, kaycı (şiir söylenceleri) ,
kamıyak (falcı), efsuncu, tarihçi, (uzak geçmişi anlatan), (gelecekten haber verici)
yönetici , tiyatrocu (yüz ifadeleriyle savaş ve dövüş sahnelerini betimleyebilen), hayvanların taklidi yapan, kasap , bazen demirciydi.
Ayrıca soyut olarak müzik ve ritim eşliğinde tanrısal bir sarhoşluk geçirdiğinde, coşkuyla kendinden geçen şaman, geçici delilik haliyle, ruhlarla konuşur, derin anlamlı simgeler ve mecazlarla törenini tamamlardı.
Şaman bütün bu uzmanlıkları belli bir ritüel içinde yaşardı.
İlk aşamada,
Genç şaman adayı, şaman hastalığına tutulur düşler ve karabasanlarla başlıyan duygusal kopmalar yaşamaya başlar ve çevresindekilere
“ben hastalandım “diye
haber verirdi. Sonra, birtakım kutsallaştırılmış davranışlar sergiler, şaman ağacında yattığı sürece kutsal ruhlar tarafından tinsel sunumlar alır ve soyut dünyaya geçerdi.

Bir cevap yazın