KAŞGARLI MAHMUT ile birlikte MÖ 500 yıllarında yazıyı kullanabilen ve O yıllarda Altın elbiseli adam örneğinde görülebildiği gibi uygarlığımızı inşa etmişiz. Bizim hayata bakışımızın, toplumsal ve inanç değerlerimizi yaradan ile ilgili duygu ve düşüncelerimizi Araplar puta taparken her yılbaşında ellerini Şafak vaktinde Güneşin ulu çocukları olarak okurlardı:
“Ulu Tanrı! Her şeyi yaratan Tanrı!
Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yitmez, yok olmaz Tanrı! Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı!
Kuru derelere pınar koşturan, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, arıya bal yaptıran Tanrı!
Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı!
Bize yeni bir yıl veren Tanrı!
Hızır dediğimiz Göktanrı;
Bu yıl bize bol ver, bolluk ver!
Anamızı balamızı, oğlumuzu kızımızı, gencimizi yaşlımızı, hepimizi kara çorlardan kötü tinlerden sakla, bizi esirge.
Yüce Tanrı!
Bize çalışma gücü ver
Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl!
Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma!
Yüce Tanrı! Yüce Yaradan
Milletimizi ilsiz/yurtsuz kılma,
Devletimizi başsız kılma,
Milletimizi töresiz kılma,
Milletimizin yüzün yere vurma,
Milletimizi tutsak kılma,
Bize özgürlüğümüzle övünme kudreti ver ,
Hatun olacak kızlarımızı kun/cariye,
Bey olacak oğullarımızı kul/köle kılma!
Obamızda huzur kadınlarımıza erkeklerimize us ver
Milletimizi koru!”
Dede Korkut sancağımız olsun .