Türkçe çatı dilidir ve dünyanın en eski dillerinden biridir. Kızılderililer den Sümerlere, Latince’den İngilizce’ye kadar birçok dili etkilemiştir. Ne yazık ki inançlarımızı dillendirirken Japonca, Korece gibi felsefe, mantık ve bilim dili olarak başarıyla kullanılan sekiz sesli harf ailesine ait öz Türkçe’miz yerine dört sesli harfli Arapça dilini kullanıyoruz. Tanrı’ya seslenişimizi iletişim kurduğumuz dilimizle yapmıyoruz. Onu, günlük dilimizde duyumsama ile, tadına varmak amacıyla, keyfini sürerek kullanıyoruz. Kuş öter, rüzgar eser, su akar, şimşek ve yıldırım kendine özgü doğaya uyumlu sesler çıkarır. İnançlarımızı dillendirirken kendi doğamıza ve dilimize uygun seslendirmiyoruz. Bu yüzden Kaşgarlı Mahmut, Türk dili (bitik) sözlüğünde belirtilen binlerce fiil (eylem) yok oldu.
Kaşgarlı Mahmut’un izinde, Atatürk’ün gösterdiği yolda, kaybedilmiş sözcüklerin tekrar kazanılması gerekiyor.
YAPILMASI GEREKEN ;
1-Düşünen insanın yazılı ve sözlü dilinin olması önkoşulu sonucunda kaybedilmiş fiillerin
tekrar kazanılması, felsefi, matematiksel ve finansal özgür düşüncelerin yeniden üretilmesi…
2-Algılama dilinin korunması ve geliştirilmesi…
3-Aydınlanmış, tarihini bilen, geleceğini planlayabilen, sözcük dağarcığı ve dili gelişmiş, bilime inanan, özgür bireyler tarafından yazılması…
4-Dil konusunda organize olunması.
5-Kralları yöneten, anlamadığımız bir dilde bize hitap eden din adamlarını anlayabilmemizi sağlamamız gerekir.
6- Türk kadının aydınlanmasını, bilinçlenmesini sağlamalıyız. Onurlu Türk kadını, yeşil kartla yaşamını sürdüren öksüz bir birey olmamalı; özgür, asaletli, düşünen, üreten bir birey olmalıdır.
7- 1618-1648 yıllarında Shakspeare ve Molier ile Avrupa’nın yaşadığı aydınlanma, Bolşevik devrimini tekrar atlamamıza tekrar kan dökmemize gerek yoktur.
8- Bunun için aydınlanmamız ve dilimize sahip çıkmamız yeterlidir.